18 Ağustos 2013 Pazar

8 Ağustos 2013 Perşembe

Sıcak çikolata, beyin sağlığını korumaya yardımcı olabilir

Günde iki fincan sıcak çikolata içmenin, yaşlı kişilerin beyin sağlığını ve bilişsel becerilerini koruyabileceği belirlendi.

Harvard Tıp Fakültesi'nden Farzaneh A. Sorond ve ekibinin yaptığı araştırmaya, ortalama 73 yaşında 60 kişi katıldı. Katılımcılardan bazıları 1 ay boyunca, günde 2 fincan sıcak çikolata içerken, diğer gruptakilere bu içecekten verilmedi. Hafıza ve bilişsel becerilerin belirlendiği testlere tabi tutulan katılımcıların, testler sırasında beyinlerine giden kan miktarı da ultrason yardımıyla ölçüldü. Sıcak çikolata içenlerin beyninin bazı bölgelerine kan akışının arttığı görüldü. Testleri çözerken beynin farklı bölgelerinin daha fazla enerjiye ve kan akışına ihtiyaç duyduğunu belirten Sorond, bu ilişkinin Alzheimer gibi hastalıklarda önemli rol oynadığını vurguladı.
Kakao, kan akışı sorunları ve bilişsel becerilerin azalması arasındaki bağlantının kanıtlanması için daha fazla araştırma yapılması gerektiğine dikkati çeken araştırmacılar, yine de bu sonuçların gelecekteki çalışmalara ışık tutabileceğini belirtti. Araştırma, "Neurology" dergisinde yayımlandı.

Sıkı kahvaltı diyabet ve yüksek tansiyon riskini azaltıyor

İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi'nden bilim adamlarının yaptığı araştırma, sıkı kahvaltıyapanların kalp hastalıkları,diyabet ve yüksektansiyona yakalanma riskinin azaldığını gösterdi. Ayrıca bu kişilerde obeziteye de daha az rastlandığı görüldü. Araştırmaya obez 93 kadın katıldıKatılımcılar 2 gruba ayrıldı. İlk gruptakiler 3 ay boyunca kahvaltıda 700, öğle yemeğinde 500, akşam yemeğinde 200 kalorilik besinler tüketti.

İkinci gruptakiler ise kahvaltıda 200, öğle yemeğinde 500 ve akşam yemeğinde 700 kalorilik yiyeceklerle beslendi. Araştırma sonunda ilk gruptakilerin yaklaşık 8 kilogram verdiği ve bel çevresinin yaklaşık 8 santimetre inceldiği görüldü. İkinci gruptakilerin ise yaklaşık 3,5 kilogram verdiği, bel çevresinin 3,5 santimetre inceldiği belirtildi. Sıkı kahvaltı yapanların iştah hormonu seviyesinin de düştüğünü ve bu kişilerin gün içinde daha az atıştırma isteğinin olduğunu belirten bilim adamları, doğru besinleri yanlış zamanda tüketmenin kilo vermeye yardımcı olmadığını, hatta sağlığa zarar verebileceğini vurguladı. Araştırma, "Obesity " dergisinde yayımlandı.

24 Haziran 2013 Pazartesi

Çayına Şeker Atma


Proje Kamu Spotu


Şeker yememek için 66 neden
1. Şeker kanser hücrelerinin en çok sevdiği şeydir.
2. Şeker bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
3. Şeker vücudunuzun mineral dengesini bozabilir.
4. Şeker çocuklarda hiperaktivite, endişe, dikkat bozukluğu ve huysuzluğa sebep olabilir.
5. Şeker çocuklarda uyuşukluğa sebep olabilir.
6. Şeker çocukların okul başarısını olumsuz etkileyebilir.
7. Şeker trigliserit seviyesinde belirgin bir artışa sebep olabilir.
8. Şeker bakteri enfeksiyonlarına karşı savunma sistemini zayıflatabilir.
9. Şeker böbreklere hasar verebilir.
10. Şeker krom eksikliğine yol açabilir.
11. Şeker bakır eksikliğine yol açabilir.
12. Şeker kalsiyum ve bakır emilimini engeller.
13. Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.
14. Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere, kolon kanserine sebep olabilir.
15. Şeker safra kesesi kanseri için risk faktörü olabilir.
16. Şeker gözleri bozabilir.
17. Şeker serotonin seviyesini yükseltir; bu da kan damarlarını daraltabilir.
18. Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.
19. Şeker midenin asidik olmasına yol açabilir.
20. Şeker çocuklarda adrenalin seviyesini artırabilir.
21. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.
22. Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlamasına yol açarak yaşlanma sürecini hızlandırabilir.
23. Şeker alkol bağımlılığına yol açabilir.
24. Şeker diş çürüklerini artırabilir.
25. Şeker kilo alımı ve aşırı şişmanlığa katkıda bulunabilir.
26. Yüksek miktarda şeker yemek Crohn’s hastalığı ve ülseratif kolit riskini artırır.
27. Şeker kireçlenmeye sebep olabilir.
28. Şeker astıma sebep olabilir.
29. Şeker mantar enfeksiyonlarına sebep olabilir.
30. Şeker safra taşı oluşmasına yol açabilir.
31. Şeker böbrek taşı oluşmasına yol açabilir.
32. Şeker istemik kalp hastalığına yol açabilir.
33. Şeker apendisite yol açabilir.
34. Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini şiddetlendirebilir.
35. Şeker dolaylı olarak hemoroide yol açabilir.
36. Şeker damarlarda varise yol açabilir.
37. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.
38. Şeker salya asiditesine katkıda bulunabilir.
39. Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.
40. Şeker glikoz toleransının düşmesine sebep olur.
41. Şeker büyüme hormonunu azaltabilir.
42. Şeker toplam kolesterolü artırabilir.
43. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.
44.Şeker gıda alerjilerine sebep olur.
45. Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.
46. Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.
47. Şeker çocuklarda egzama oluşuma katkıda bulunabilir.
48. Şeker kardiyovasküler hastalığa sebep olabilir.
49. Şeker DNA yapısını bozabilir.
50. Şeker katarakta sebep olabilir.
51. Şeker amfizeme sebep olabilir.
52. Şeker ateroskleroza sebep olabilir.
53. Şeker serbest radikal oluşumuna sebep olabilir.
54. Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.
55. Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
56. Şeker karaciğerde yağ miktarını artırabilir.
57. Şeker karaciğerde patolojik değişimlere yol açabilir.
58. Şeker pankreasa zarar verebilir.
59. Şeker kabızlığa sebep olabilir.
60. Şeker miyopluğa sebep olabilir.
61. Şeker hipertansiyona sebep olabilir.
62. Şeker migren de dahil olmak üzere baş ağrılarına sebep olabilir.
63. Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin düşünme kabiliyetini zayıflatır.
64. Şeker depresyona sebep olabilir.
65. Şeker hormonal dengesizliğe sebep olabilir.
66. Şeker Alzheimer’s hastalığı riskini artırabilir.
Şeker tüketimine dikkat etmiyoruz
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, “En önemli beslenme yanlışlarından ilk üçü şeker, tuz ve beyaz unlu besinlerin aşırı tüketilmesidir.” diyor.
Özellikle son yıllarda tam bir “şeker çılgınlığı” yaşıyoruz. İşin kötüsü, yaptığımız yanlışın da farkında değiliz.
Kahvaltı gevreğinden salata soslarına, et sularından çorbalara aklınıza gelebilecek her besinde açık veya gizlenmiş şeker var! Ayrıca şekerli içerikler de (meyve konsantreleri, gazozlar, kolalı içecekler, enerji içecekleri) birer şeker bombası gibi çalışıyor.
300 ml’lik bir kutu şekerli meşrubatta yaklaşık 9-10 tatlı kaşığı şeker var. Ve çoğumuz farkına varmadan bu içeceklerin bazen günde 3-4 bardağını midemize indiriveriyoruz!
Fazla miktarda şeker içeren besinlerin pankreasımızı yorduğu, insülin üretmeye zorladığı, hatta bu nedenle diyabete neden olabilecekleri doğru. Özellikle meşrubatlardaki basit şekerler, kan, şeker ve insülin düzeylerinde hızlı ve büyük artışlara, iniş çıkışlara yol açıyor.
Ayrıca fazla miktarda şekerli yiyecek ve içecek tüketimi daha çok kilo alma, daha yüksek trigliserid düzeyi ve daha fazla kalp riski anlamına geliyor. Sorun bununla bitse iyi! Yeni bir çalışma, aşırı şeker tüketiminin kan basıncını da artırabileceğini gösteriyor.
FRUKTOZ ŞURUBUNA DİKKAT!
Amerika’da yapılan bu çalışmada fazla miktarda şeker tüketmenin hipertansiyona yol açabileceğini düşündüren bulgular var.
Denver Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yapılan çalışmanın ilk sonuçlarına göre yiyecek içeceklerle kazanılan şeker miktarı (özellikle fruktoz şurubunun oranı) arttıkça hipertansiyona yakalanma ihtimali artıyor.
Araştırmaya göre günlük fruktoz şurubu tüketimi 74 gramı geçtiğinde kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerine çıkma ihtimali yüzde 30 yükseliyor.
Fazla miktarda fruktoz şurubu kazanımının hipertansiyonu hangi mekanizma ile tetiklediği bilinmiyor, bazı olasılıklar üzerinde duruluyor. Araştırmayı yürüten Dr. Diana Jalal’a göre ihtimallerden biri fazla fruktozun damarların duvarında nitrik oksit üretimini azaltması olabilir.
NİTRİK OKSİT AZALINCA
Nitrik oksit, damar sağlığını koruyan çok önemli bir molekül. Damar duvarının iç yüzeyini döşeyen doku tarafından üretiliyor. Damar düz kaslarını gevşetip kan basıncının yükselmesini engelliyor.
Nitrik oksit yapımı azalınca, damar düz kasları yeterince gevşeyemiyor, kan basıncının yükselme olasılığı artıyor. Siyah çikolatanın (bitter çikolata) damar duvarında nitrik oksit üretimini artırarak kan basıncını düşürmeye yardımcı olabildiğini hatırlatalım. Kakao taneleri de aynı faydayı sağlıyor.
Araştırmacılara göre fazla miktarda fruktoz şurubu kazanımı ürik asit yapımını artırdığı için de uzun dönemde kan basıncını ayarlayan sistemleri bozuyor olabilir.
Diğer taraftan fazla miktarda fruktoz kazanımı, aynı zamanda kilo kazanımı anlamına gelir ki bu durumda da kan basıncının yükselmesi beklenen bir sonuçtur.
NE YAPMALI?
Bu araştırmanın yeni ve daha büyük çalışmalarla desteklenmesi ve daha sağlam bulguların elde edilmesi gerekiyor. ıncelenen olgu sayısı ve araştırma süresi yeterli gibi görünmüyor. Ama yine de bu araştırmadan çıkarılması gereken bir ders var. O da şu:
Fruktoz şurubu tüketimi arttıkça, başta fazla kiloluluk ve obezite olmak üzere bazı sağlık sorunlarının artması beklenen bir sonuçtur. Amerikalı bazı uzmanlar ülkelerinde yaşanan şişmanlık salgınının birinci sorumlusu olarak fruktoz şurubu kullanımındaki artışı gösteriyor.
Sonuç olarak bilhassa çocuk ve gençleri fruktoz şurubu ihtiva eden meşrubatları ve tatlı yiyecek, içecekleri ölçülü tüketmeleri konusunda uyarmakta fayda var. Ayrıca sağlığını düşünen herkesin şekerli ve tatlı yiyecek, içecekleri azaltması gerekiyor.



12 Haziran 2013 Çarşamba

"Sağlıklı Yaşam Öğrenci Yürüyüşü" ve "Öğrenci ve Velilerine Seminerler"

"Sağlıklı Yaşam" temasını bütün kitlelere yaymak adına, Grundtvig Projemizin bir alt yerel etkinliği olarak Atatük Ortaokulu  koordinatörlüğünde ve 2.sınıf öğretmenleri tarafından 2.sınıflarına yönelik “Sağlıklı Beslenme Kuralları” konulu öğrenci ve velilerinin de yer aldığı "Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü" ve Velilere yönelik bir seminer yapılmıştır. 

          Etkinlik kapsamında, etkinlik için sağlıklı beslenme kuralları ile ilgili dövizler hazırlanarak, içerikle ilgili baskılı tişortlar ve balonlar alınıp, balonlar ve dövizler elde tutularak 23 Mayıs 2013’te saat 11.00’da Cumhuriyet Meydanın hareket noktası olup, Zafer caddesi Kızılkanat AVM’den  takip edilen yolda Atatürk Parkından öğretmen ve öğrencilerle birlikte şehir turu atılmıştır. Aynı gün saat  16.30’da  Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi 14 Mart konferans salonunda Öğrenci velilere Doç. Dr. Meral SAYGIN sunumunda bir konferans vermiştir.










17 Mayıs 2013 Cuma

Personelimize Sağlık Taraması




Yeniden sağlıklı yaşam isimli Grundtvig projemiz kapsamında, Müdürlüğümüz personeline Sağlık Meslek Lisesi öğrencileri  tarafından sağlık taraması yapıldı. Tarama sonucunda, sonuçları negatif çıkan personelimiz hastaneye detaylı check up'lara yönlendirildi. Sağlıklı yaşam temalı bu etkinliğimiz, kurum personelini sağlıklı yaşama teşvik etmek açısından  takdirle karşılandı. 





22 Mart 2013 Cuma

Project Workshop




22 Mart 2013 Tarihinde Kırıkkale Milli Eğitim Müdürlüğü toplantı salonunda, müdürlüğümüz personeline sağlıklı yaşam, obezite ile mücadele, stresin bedene etkileri, Endemik bitkiler hakkında bilgi, spor ve diet nasıl yapılmalı konulu "Again, Heyday of Health" adlı Grundtvig projemizin 3.semineri yapıldı. Seminer daha sonra soru cevap metodu ile son buldu. Diyetisyen Özlem Hanım, toplantıya katılanları Halk Sağlığı Müdürlüğüne davet ederek sağlıklı bir beden için bir dizi program uygulayacağını dile getirdi.
















21 Şubat 2013 Perşembe

Yoğurt, enfeksiyonla savaşan hücreleri güçlendiriyor


Sofralardan eksik edilmeyen yoğurdun, hastalık ve enfeksiyonla savaşta rol oynayan T hücrelerini daha güçlü ve aktif hale getirdiği, içindeki dost bakterilerin de mikroplarla savaşarak bağışıklık sistemini güçlendirdiği tespit edildi.





Yurt dışındaki çeşitli üniversitelerde yapılan araştırmalarda, yoğurdun insan sağlığı açısından çeşitli faydaları bulunduğu belirlendi. Araştırmalar arasında yer alan ve 14 yıl süren ''Framingham Kalp Sağlığı Çalışması''nda yoğurt tüketimi ve hipertansiyon açısından da yeni sonuçlar elde edildi.
Toplamda 2 bin 197 yetişkin üzerinde yapılan çalışmada, yoğurt tüketimi fazla olan kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin düşük çıktığı görüldü.
-Yoğurttaki dost bakteriler bağışıklık sistemini güçlendiriyor-
Viyana Üniversitesi tarafından yoğurdun bağışıklık sistemi üzerine etkisi ile ilgili çalışma yapıldı. Çalışmaya göre, gün içinde 3-4 porsiyon yoğurt tüketimi bağışıklık sistemi için önem taşıyor. Yoğurt, hastalık ve enfeksiyonla savaşta rol oynayan T hücrelerini daha güçlü ve aktif hale getiriyor. Yoğurdun içindeki dost bakteriler ise mikroplarla savaşarak bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
-Yağ yakımını yüzde 61 artırıyor-
Tennessee Üniversitesi'nin araştırmasında ise diyet programlarında yoğurdun etkisi incelendi. Araştırmada, düşük kalorili diyet yapan kişilerin diyetlerine yoğurt ilave edildi ve gün içinde 3 öğün yağsız yoğurt yiyen aşırı kiloluların yoğurtsuz diyet uygulayanlara göre yüzde 22 daha fazla kilo verdikleri görüldü. Ayrıca, bu kişilerin yüzde 61 daha fazla yağ yaktıkları tespit edildi.
-Evde mayalanmış yoğurt tercih ediliyor-
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Başdiyetisyeni Zerrin Demir Şahin, yoğurdun çok uzun süreli geçmişi olan ve ilk çağlardan bu yana tüketilen önemli bir besin olduğunu söyledi.
Yoğurdun sindirim açısından vücutla dost olduğunu vurgulayan Şahin, özellikle kalsiyum ve protein değerinin yüksekliğinden söz etti.
Şahin, yoğurt tüketimini her yaş grubu için önerdiklerinin altını çizerek, hem diyet yapanların hem de sağlıklı kişilerin günlük 3 porsiyon yoğurt tüketmesi gerektiğini ifade etti. Bir porsiyonun, yaklaşık bir kase, bir su bardağına denk gelen 200 cc olduğunu dile getiren Şahin, ''Erişkin bir kişi gün içinde yaklaşık yarım kilo yoğurt tükettiğinde ihtiyacı olan kalsiyum ihtiyacını karşılarken, proteinin de büyük bir kısmını almış olur. Çocukların ise sabahları süt içmesi zorunludur'' dedi.
Şahin, yoğurdun bağırsakları rahatlattığını belirterek, ''Kalsiyumun yeterli miktarda alındığında zayıflama diyetlerinde yardımcı olduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda yüksek tansiyonu dengelemede de etkilidir. Bu nedenle, özellikle tansiyon hastaların diyetlerinde yoğurt tüketimi mutlaka olmalıdır. Sonuç olarak, obezite, tansiyon, bağışıklık sistemi hastaları, kalp damar hastaları ile zayıflama diyetleri yapanların gün içinde 2-3 porsiyon yoğurt tüketmesi esastır'' diye konuştu.
Öte yandan yoğurdun hazır gıdadan ziyade günlük sütten evde mayalanmış olmasını tercih ettiklerini de vurgulayan Şahin, bunun bakteriler açısından çok daha faydalı olduğunu söyledi. Şahin, ''Çünkü, pastörize sütün işlem görmesi nedeniyle yararlı bakterilerin kayba uğradığı tespit edildi'' dedi.

20 Şubat 2013 Çarşamba

Kilo Vermenin 10 SIRRI

5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Bir şişe su al

Kendinize bir şişe su alın ve nereye giderseniz gidin yanınızdan ayırmayın. Su bir şekilde aşırı kaçırmış olduğunuz kalorilerin erimesine sebep olur. Su içmezseniz kalori vermeyi de unutun




5 Kilo Vermenin 11 Sırrı
Daha küçük bir tabak al 


Bir çok insanın kilo vermek ile ilgili en büyük sorunu porsiyonlarını küçültememesidir. Ancak büyük porsiyonlar almayı bırakırsanız, bu işin daha kolaylaşacağını unutmayın



5 Kilo Vermenin 11 Sırrı
Bir spor salonuna üye ol!

Gayet basit ve açık bir kural. Hemen size uygun bir spor merkezine üye olun ve düzenli şekilde egzersiz programınızı uygulayın. Eğer bir dün dahi egzersizinizi aksatırsanız. Kendinize ceza verin ve normalde yapmanız gerek çalışmayı iki katına çıkarın.






5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Bir takvim al

Bir takviminizi olması hem kilo vermenize hem de organize olmanıza yardımcı olacak.her gün takviminizi doldurma alışkanlığı kazanırsanız.devamlı bir şeyler yapmak durumunda kalacağınız için kalori vereceksiniz.




5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Bir çocuk gibi yiyin!

Fast Food olmadan yapamıyorsanız, ya da buna mecbursanız. Bu tip restoranların, çocuklar için sundukları menüleri denemeye başlayın. Büyük boylar yerine küçük ya da en fazla orta boyda kalın.

Yemeklerinde baharat kullanmak sizden nasıl kalori götürebilir diyebilirsiniz? Şöyle; hazırladığınız az kalorili yemeklerinizi yerken lezzeti nedeniyle vazgeçebiliyorsunuz. Buna son vermenin yolu da baharat ile lezzet verilmiş diyet yemekleri…





5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Daha fazla deri ayakkabı

Neden mi? Çünkü çok yürüyeceksiniz. Araştırmalara göre her merdiven 4 saniyelik ömür eklermiş hayatınıza. Yani adım atmaktan korkmayın. Uzun yaşamanın sırrı ayaklarınızda






5 Kilo Vermenin 11 SırrıHemen şimdi başla

En büyük kilo yakma engelleyicisi, hemen başlayamamaktır. Disiplinli olun ve hemen bu yazıyı okur okumaz kuralları uygulamaya başlayın.






5 Kilo Vermenin 11 Sırrı




Daha fazla protein, daha az karbonhidrat

Muhtemelen bu listeyi uygulayabilmen için egzersiz yapman şart. Bu da zaten proteini tüketmen gerektiğini söylüyor. Bu durumda karbonhidratı azaltman gerek. Daha az patates ile 5 kilonuz eriyip gidecek.








5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Farklı egzersizler deneyin!

Düzenli yaptığınız egzersiz dışında, yeni piyasaya çıkan spor aletleri ile farklı kaslarınızı ve bölgeleriniz çalıştırmalısınız. 





5 Kilo Vermenin 11 Sırrı
Baharat iyidir.




15 Şubat 2013 Cuma

NAR


Narın faydaları

Nar ve narın faydaları

Nar taneleri ve suyu pek çok derdin devasıdır.
Yaz mevsiminde serin meyve suyu veyaferahlatıcı bir kokteyl olarak tüketilen nar, sağlık bakımından da özellikle kış mevsiminde bol bol tüketilmesi gereken bir meyvedir.
Narın insan sağlığına olan faydalarını saymakla bitirmek mümkün değil. Adeta bir ´ilaç´, hatta antibiyotik olan nar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan koruyor.
İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor.´

Latince adı ´Punica Granatum´ olan nar, özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendiriyor.
10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan

Yapılan araştırmalarda nar suyunun cilt kanserine ve erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu etkisinin görülmüştür.

Kış mevsiminde portakal, mandalina ve limonun yanı sıra narı da taze şekilde veya suyunu sıkarak tüketmek son derece önemli.
Narın en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruması.

Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar, ´ACE´ denilen enzimi engelleyerek tansiyon düşürücü bir etki de yapıyor. Nar birçok özellikleriyle bazı meyveleri de geride bırakıyor. Örneğin narda 10 bardakyeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor.

Tüm bu özellikleriyle adeta bir ´ilaç´ ve doğal antibiyotikgörünümünde olan nar, sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gereken meyveler arasında yer alıyor. Nar suyu ayrıca damar sertliğine karşıgüçlü etkisi bulunan bir içecek olarak karşımıza çıkıyor.

Nar suyunun sadece tanelerinden değil, tüm meyveden üretilmesi, bu içeceğin antioksidan etkisinin daha da artmasına neden oluyor.

Zira bu önemli meyvenin kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içeriyor.

Bu nedenle ishal kesici ve kurt düşürücü özelliğe sahip bulunuyor. Nar kabuğunun ekstresi ise güçlü bir virüs ve mikrop öldürücü özelliği sahip.

Ayrıca, cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki de gösteriyor. Bunların yanı sıra, meyve kabuğu ve tanelerin antioksidan ve anti-tümör etkileri de biliniyor´.

Beslenmede yer almalı

Beslenmede mutlaka yer alması gereken nar, aynı zamanda güçlü bir antioksidan özelliği taşıyor.

Yapılan araştırmalara göre narda, serbest radikallere karşı güçlü etkisi olan çeşitli vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar bulunuyor.

Serbest radikallerle en iyi mücadele yolu bu antioksidanları tanımak ve dışarıdan doğru besinleri seçerek bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır.

Bugün için bilinen en güçlü antioksidanlar; C ve E vitaminleri, glutatyon, lutein, N-Acetylcystein, keratonoidler, flavonoidler, koenzim Q-10, alfa lipoik asit ve selenyumdur. Nar suyu da doğal antioksidanlardan biridir.

Narın faydaları:

Nar suyu dişeti iltihaplarını giderir.
Yüksek tansiyonu düşürür.
Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
Enerji verir, yorgunluğu giderir
İdrar söktürücü etkisiyle toksin atımını sağlar
Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
İshali (diare) önler tedavide destek sağlar
Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır.
Böbrek iltihaplarının giderilmesinde etkilidir.

5 Şubat 2013 Salı

İncelme ve zindeliğin ilk adımı: Şekeri kes!


Hastalıklardan korunmanın en önemli adımı nedir?
Kronik bütün hastalıkların temelinde kilo almak yatıyor. Bu sebeple bir an önce harekete geçillmeli ve fazla kilolardan kurtulmalı... Anlattıklarımı uygulayıp 40-45 kilo verenler, sağlıklarına kavuşunca ilaçlarını bırakanlar var. Bilimsel gerçekleri halkımıza anlatmaya çalışıyorum ki boşu boşuna hastalanmasınlar. Bütün dünyada da bu savaş var. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg gazlı, şekerli içecekleri yasakladı. ABD'de Kaliforniya eyaletinde de şekerli, gazlı içecekler çocuklara satılmasın diye kanun teklifi verildi. Tartışmalar büyüdü...
- Hastalıkların en önemli belirtileri nelerdir?
Göbeğiniz varsa tehlikedesiniz. Göbek çevresi genişlemeye başladığında, tetkik olarak ilk bakılacak kandaki insülin düzeyidir. Eğer insülininiz 5 IU/dl'nin üzerindeyse karaciğerde yağlanma başlamış demektir. Eskiden biz okurken kırmızı et ürik asidi yükseltir bu da gut hastalığına yol açar denilirdi. Oysa ortaya çıktı ki esas gut hastalığı yapan aşırı miktarda şeker, karbonhidrat ve früktozdur.


- Şeker deyince insanların aklına çaya atılan rafineri şeker var...
Bütün gıdalarda bulunan gizli şekerler ve karbonhidratlar (pirinç, patates, ekmek, makarna) kan şekerini hızla yükseltir. Yalnız, früktoz kan şekerini yükseltmez. Ama tehlikelidir. Früktoz apayrı bir şekerdir. Meyve şekeridir. Ayrıca mısır şurubu da mısır nişastasından elde ediliyor, o da früktozdur. Früktoz, vücudumuzda, diğer şekerler gibi metabolizma olmaz. Kana geçer geçmez, direkt olarak bir an önce karaciğere hemen gönderilir, orada tligriseride dönüşerek yağ olarak depo edilir. Karaciğerin yağlanmaya başlaması ile birlikte de, vücudumuzda insülin direnci başlamış oluyor. İnsülin yüksekliği ile şeker yüksekliği ayrı olaylardır ama her ikisi de vücut için çok tehlikelilerdir. Neden? Kanser hücreleri çok hızlı üredikleri için enerjiyi çok fazla kullanırlar. Enerjiyi de bu lüzumsuz şekerlerden alırlar. Fazla şeker yerseniz kanser riskiniz artar. Ama bir tek madde için şunu yapıyor demek de doğru değil. Hayat bir bütün! Her şey dengeli olacak.

- Türkiye'de sigaraya karşı kampanya gibi şekere karşı da bir kampanya başlatılmalı mı?
Bence başlamalı. Devlet desteği olmadan olmaz. Giresun Valiliği'nin kahvehanelerde çayın yanındaki iki şekeri bir teke indirme kararını çok beğendim. Çok önemli. Sabahtan akşama kadar ortalama 20 bardak çay içiyorlar. İnsan vücudunda beş litre kan vardır. Bu kanın 5 gram şekere ihtiyacı vardır. Bu da bir kesme şeker kadardır. Bunun üzerine aldığınız her gram şeker fazladır, toksiktir. Bu şekilde günde 20-30 bardak çay içtiğinizi düşünün. Sadece çaydan 100 gramdan fazla şeker alıyorsunuz demektir. İşte bu son derece toksiktir! Bunun yarıya indirilmesi 50 gramı almanız demektir ki, o bile toksiktir, kusura bakmayın daha bir lokma ağzına girmeden zehirlenmiş olursunuz.
- Ürik asidin yüksek olması neyin göstergesidir?
Vücutta bir şeylerin ters gittiğini, früktoz ve şeker zehirlenmesinin göstergesidir. Yani karaciğer yağlıdır, göbek yağlıdır, zehirlenmişsiniz denir. Sabah çok zor yataktan kalkarsınız. Halsizlik, yorgunluk, gözünüzü açamazsınız, ağırlığınız olur. Sık sık acıkırsınız bir şeyler yemek istersiniz, aslında bu içinizdeki dengesizliğin sebebidir. Dikkat edin etrafınızda ne kadar çok yorgun insan var. İnsülininizi düşürmeniz; yüksek glisemik indeksli karbonhidrat almamanız lazım. O zaman yorgunluk da kalmaz. Bol tereyağı yediğinizde, bol protein yediğinizde, düşük glisemik indeksli yiyecekleri yediğinizde, sağlıklı karbonhidratı da bu yiyeceklerden aldığınızda dinçleşirsiniz, gençleşirsiniz. İnsülin değeriniz normale gelince de yaşam süreniz uzamaktadır.

Acıkmadan rahat kilo verin
Canan Karatay, sağlıklı olmak ve kilo vermek isteyenlere şunları önerdi:
- Vücutta biriken yağlar, kızgın tavadaymış gibi hızlı erimez. Sabredin, kilo verme sürecinde kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın.
- Hedef hareket alışkanlığını, doğal yiyecekler yemeği, bol su içmeyi zorlamadan ve sıkıntı çekmeden günlük hayatlarına yerleştirmektir. En az 20 dakika ile başlayıp yavaş yavaş 40-60 dakikaya çıkararak, günde bir saati açık havada yürüyüşe ayırmanın sağlıklı yaşam için önemini anlatmaktır.
- Bu diyete başladıktan sonra eğer yedikleriniz sizi acıktırmıyorsa doğru yoldasınız demektir.
- Karatay diyetinde kalori hesabı yok. Düşük glisemik indeksli yiyeceklerle beslenmek önemli. Aç kalarak, düşük kalorili bir diyeti uyguladığınızda kilo verilir ancak beyinde 'vücut kıtlık içinde' algılaması oluşur ve beyin metabolizması yavaşlar. Bir miktar kilo verilir verilmez, normal yeme alışkanlıklarına geçer geçmez, beyinden 'yiyin, depolayın, vücudunuz bir sonraki kıtlık için hazır olsun' diye uyarı geliyor. İşte yemeklere saldırıp yeme duygusu böyle gelişiyor.

BUĞDAYIN KENDİSİNİ YİYİN
- Karatay diyeti, sindirim enzimlerinin ve hormonların düzenli ve dengeli çalışmasını sağlar. Günlük hayattan kopma, aç ve bitkin kalma, aç kalma duygusunun esiri olma yaşanmaz.
- Ekmek yemeyin, buğdayın kendisini yiyin. Yani buğdayla pilav, salata veya keşkek gibi yemekler yapın. B vitaminini kuruyemişlerden ve baklagillerden (fasulye grubundan) rahatlıkla karşılayabilirsiniz.
- Doğal sebze ve meyveleri de tüketebilirsiniz. Sadece glisemik indekslerine dikkat etmeyi, onların da şeker yani karbonhidrat olduğunu unutmayalım.

Sağlığa faydalı bir kaç yemek tarifi..buyrun afiyet olsun..

Levrekli Taze Bakla (İlkbaharda yapılabilir) MALZEMELER: l 500 gram taze bakla l 1 adet levrek l 1 demet dereotu l Yarım demet yeşil soğan l 2 adet limon l Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı 9 Kristal kayatuzu l 4 su bardağı su YAPILIŞI Baklaları ayıklayın, uç kısımlarını temizleyin. Levreği de temizleyip pullarını kazıyın. Bir tencereye 4 su bardağı su koyun, içine 1 limonun suyunu ve tuz katın, orta ısıdaki ateşte kaynatın. Kaynayan suya önce baklaları atıp diri kalacak şekilde haşlayın, kevgirle sudan alıp yarım parmak uzunluğunda doğrayın ve geniş bir salata kasesine koyun. Levreği de baklaları haşladığınız suya atın, yumuşayana kadar haşlayın, kevgirle sudan alıp kılçıklarını ayıklayın, didikleyerek baklaların üzerine ilave edin. Dereotunu yıkayın, soğanları temizleyin ve ikisini de ince ince doğrayıp salata kasesine ekleyin. Kalan 1 limonun suyunu ve zeytinyağını da ilave edin, güzelce harmanlayın ve servis edin.


Pastırmalı kuru fasulye (Dört mevsim yapılabilir) MALZEMELER l 2 su bardağı kuru fasulye l100-150 gram pastırma (çemeni alınmış) l 2 adet kuru soğan l 2-3 adet kuru kırmızı biber l 3-5 adet kurutulmuş domates l 2 yemek kaşığı tereyağı l Kristal kayatuzu, karabiber, kırmızı biber YAPILIŞI: Fasulyeleri yıkayın ve akşamdan ıslatın. Domates kurularını yıkayıp üzerini örtecek miktarda sıcak suyla ıslatın. Ertesi sabah önce soğanları soyun, küp şeklinde doğrayın. Kuru biberleri yıkayın, ikiye, üçe bölün. Suda beklettiğiniz, yumuşamış domates kurularını da küp şeklinde doğrayın (suyu kaldıysa atmayın, yemeğe ilave edin). Soğan, kuru domates ve biberi düdüklü tencerenin yerleştirin. Çemenini temizlediğiniz pastırmaları, ikiye üçü bölün ve tencereye ilave edin. En son fasulyeleri koyun. 2-3 santimetre geçecek miktarda su ilave edin. Tencerenin kapağını kapatın ve önce orta, bir kez buhar çıktıktan sonraysa kısık ateşte pişirin (40-45 dakika). Tencereyi ateşten indirin, buharı çıkana bekleyin. Sonra kapağını açın, tereyağını bir tavaya koyup kısık ateşte eritin, üzerine kırmızı biber ilave edin, hafif cızlayınca fasulyenin üzerine gezdirip servis edin.


FIRINDA PAZILI ÇİPURA
(İlkbaharda yapılabilir)
MALZEME
+ 2 adet çipura
+ Kristal kayatuzu, karabiber
+ 10-15 adet pazı yaprağı (körpe)
+ İkişer, üçer dal taze biberiye, nane, kekik, fesleğen
+ 1 adet limon (ince halka şeklinde dilimlenmiş)
+ Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı
YAPILIŞI
Çipuraların içini temizleyin, pullarını kazıyın. Yıkayın, tuzlayıp biberleyin ve bir kenarda dinlenmeye bırakın (5-10 dakika)
Isıya dayanıklı cam bir tepsiyi yağlayın. Pazı yapraklarını yıkayın, saplarını kesin ve yapraklarının yarısını yağlanmış tepsiye döşeyin.
Taze nane, kekik, biberiye, fesleğen dallarını yıkayın ve çipuraların karın boşluklarına koyun, daha sonra çipuraları tepsideki pazı yapraklarının üzerine yatırın
Balıkların altına, üstüne ve karın boşluklarına limon dilimlerini yerleştirin. En üste zeytinyağı gezdirin ve kalan ikinci yarı pazı yapraklarını döşeyin. Tepsiyi önceden 200 derecede ısıtılmış fırına verin, balıkları pişirin (kolayca çatal saplanıncaya kadar, yaklaşık 15-20 dakika).
Balıklar pişince tepsiyi fırından alın, sıcak servis edin.


ÇÖMLEKTE KUZU KEBABI
MALZEME
+ 1 kg kuzu kuşbaşı (iri doğranmış)
+ 2 adet patlıcan
+ 2 adet domates
+ 4 adet yeşil sivribiber
+ 10-15 adet arpacık soğan
+ 100 gram kuyrukyağı (veya tereyağı)
+ Kristal kayatuzu, karabiber
YAPILIŞI:
Kuyrukyağını (yoksa tereyağı da olabilir) bir çömleğin içine koyun ve kısık ateşte eriten. İçine kuşbaşı doğranmış kuzu etlerini ilave edin.
Patlıcanları yıkayın ve alacalı soyup iri küp şeklinde doğrayın. Biberleri yıkayın, 2 santimetre uzunluğunda doğrayın. Soğanları soyup bütün olarak bırakın. Domatesleri rendeleyin. Hepsini sırasıyla çömleğe ilave edin ve önce hızlı, kaynamaya başlayınca kısık ateşte pişirin (etler yumuşayana kadar). Pişmeye yakın karabiberi ve tuzunu da koyun, daha sonra ateşten alıp servis edin.

by Prof. Dr. Canan Karatay

25 Ocak 2013 Cuma

YÜZME KURSU


Tüm dünyanın hastalık olarak kabul ettiği obezite hızla yaygınlaşmakta, hazır gıda tüketimi hızla artmakta, spora ilgi ise  azalmaktadır. TÜİK verileri VKİ açısından değerlendirildiğinde Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun %16,9'u obez, % 33'ü ise fazla kilolu durumdadır. Başka bir ifadeyle nüfusumuzun yarısı kilo problemi yaşıyor. Bu düşündürücü tehditten dolayı, Kırıkkale Milli Eğitim Müdürlüğü 2010-2014 yılları arasında Sağlık Bakanlığı’nın yürütmüş olduğu “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat” programına gereken hassasiyeti göstermektedir.

Bu sebeple, Müdürlüğümüz Projeler ve Koordinasyon Ekibi üyeleri    2011-1-TR1-GRU06-24163-1 Sözleme numaralı “ Yeniden Sağlıklı Yaşam” adlı Grundtvig Öğrenme Ortaklığı projesi yürütmektedir. Bu proje kapsamında Müdürlüğümüz, yurt dışındaki ortak kurumlar ile birlikte obezite’ye karşı önlemler almak adına deneyim ve fikir paylaşımları yapmaktadır.

       Bu amaç doğrultusunda, Proje Ekibimiz koordinesinde Müdürlüğümüz personeline yönelik Şubat ve Mart aylarında Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesinde yüzme kursu açılması planlamaktadır. Bayanlar için Salı ve Perşembe (saat: 17.30 - 20.30), erkekler için Çarşamba – Cuma (saat: 19.00-21.00) günlerinde “Yüzme Kursu” açılacaktır. Kursa katılmak isteyenlerin, en geç 31 Ocak 2013 Perşembe gününe kadar isimlerini AB ve Dış İlişkiler Birimi’ne bildirmeleri gerekmektedir.


Proje Koordinatörü
Mustafa Can HİÇYILMAZ


17 Ocak 2013 Perşembe

2. SAĞLIKLI BESLENME-HAREKETLİ YAŞAM SEMİNERİ 15.01.2013



2011-1-TR1-GRU06-24163-1 sözleşme numaralı“
“Yeniden Sağlıklı Yaşam” adlı Grundtvig Öğrenme Ortaklığı Projesi
2. SAĞLIKLI BESLENME-TEMİZLİK-HİJYEN-AKTİV YAŞAM SEMİNERİ 15.01.2013
(Öğrenciler İçin)

      Müdürlüğümüz tarafından yürütülmekte olan“ Yeniden Sağlıklı Yaşam” adlı Grundtvig Öğrenme Ortaklığı Projesi  kapsamında  yurt dışındaki ortak kurumlar ile birlikte obeziteye karşı önlemler almak adına deneyim ve fikir paylaşımları yapılmaktadır. Örgün eğitimin yanı sıra  yetişkin eğitimi veren bir kurum olmamız nedeniyle, söz konusu  proje kapsamında, diyetisyenler eşliğinde seminerler ve spor kursları organize ederek ilimizde “Sağlıklı Yaşam” konusunda bilincin artması adına çeşitli faaliyetler organize edilmektedir.




Bu amaç doğrultusunda, öğrencilerimizde sağlıklı beslenme-hareketli yaşam bilincinin artması amacıyla, Müdürlüğümüz Projeler ve Koordinasyon Ekibi tarafından  15/01/2013 tarihinde saat 14:00’da İl Kültür Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda  “Aktif Yaşam-Sağlıklı Beslenme-Endemik Bitkiler Konulu” bir seminer düzenlenmiştir. Semineri Kırıkkale Üniversitesinden Prof.D. Aylin Kasımoğlu Doğru, Halk Sağlığı Müdürlüğü’nden Çiğdem Canatan vermiştir. Bu seminere, her okuldan 3’er öğrenci katılmıştır.