21 Şubat 2013 Perşembe

Yoğurt, enfeksiyonla savaşan hücreleri güçlendiriyor


Sofralardan eksik edilmeyen yoğurdun, hastalık ve enfeksiyonla savaşta rol oynayan T hücrelerini daha güçlü ve aktif hale getirdiği, içindeki dost bakterilerin de mikroplarla savaşarak bağışıklık sistemini güçlendirdiği tespit edildi.





Yurt dışındaki çeşitli üniversitelerde yapılan araştırmalarda, yoğurdun insan sağlığı açısından çeşitli faydaları bulunduğu belirlendi. Araştırmalar arasında yer alan ve 14 yıl süren ''Framingham Kalp Sağlığı Çalışması''nda yoğurt tüketimi ve hipertansiyon açısından da yeni sonuçlar elde edildi.
Toplamda 2 bin 197 yetişkin üzerinde yapılan çalışmada, yoğurt tüketimi fazla olan kişilerde hipertansiyon gelişme riskinin düşük çıktığı görüldü.
-Yoğurttaki dost bakteriler bağışıklık sistemini güçlendiriyor-
Viyana Üniversitesi tarafından yoğurdun bağışıklık sistemi üzerine etkisi ile ilgili çalışma yapıldı. Çalışmaya göre, gün içinde 3-4 porsiyon yoğurt tüketimi bağışıklık sistemi için önem taşıyor. Yoğurt, hastalık ve enfeksiyonla savaşta rol oynayan T hücrelerini daha güçlü ve aktif hale getiriyor. Yoğurdun içindeki dost bakteriler ise mikroplarla savaşarak bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
-Yağ yakımını yüzde 61 artırıyor-
Tennessee Üniversitesi'nin araştırmasında ise diyet programlarında yoğurdun etkisi incelendi. Araştırmada, düşük kalorili diyet yapan kişilerin diyetlerine yoğurt ilave edildi ve gün içinde 3 öğün yağsız yoğurt yiyen aşırı kiloluların yoğurtsuz diyet uygulayanlara göre yüzde 22 daha fazla kilo verdikleri görüldü. Ayrıca, bu kişilerin yüzde 61 daha fazla yağ yaktıkları tespit edildi.
-Evde mayalanmış yoğurt tercih ediliyor-
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Başdiyetisyeni Zerrin Demir Şahin, yoğurdun çok uzun süreli geçmişi olan ve ilk çağlardan bu yana tüketilen önemli bir besin olduğunu söyledi.
Yoğurdun sindirim açısından vücutla dost olduğunu vurgulayan Şahin, özellikle kalsiyum ve protein değerinin yüksekliğinden söz etti.
Şahin, yoğurt tüketimini her yaş grubu için önerdiklerinin altını çizerek, hem diyet yapanların hem de sağlıklı kişilerin günlük 3 porsiyon yoğurt tüketmesi gerektiğini ifade etti. Bir porsiyonun, yaklaşık bir kase, bir su bardağına denk gelen 200 cc olduğunu dile getiren Şahin, ''Erişkin bir kişi gün içinde yaklaşık yarım kilo yoğurt tükettiğinde ihtiyacı olan kalsiyum ihtiyacını karşılarken, proteinin de büyük bir kısmını almış olur. Çocukların ise sabahları süt içmesi zorunludur'' dedi.
Şahin, yoğurdun bağırsakları rahatlattığını belirterek, ''Kalsiyumun yeterli miktarda alındığında zayıflama diyetlerinde yardımcı olduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda yüksek tansiyonu dengelemede de etkilidir. Bu nedenle, özellikle tansiyon hastaların diyetlerinde yoğurt tüketimi mutlaka olmalıdır. Sonuç olarak, obezite, tansiyon, bağışıklık sistemi hastaları, kalp damar hastaları ile zayıflama diyetleri yapanların gün içinde 2-3 porsiyon yoğurt tüketmesi esastır'' diye konuştu.
Öte yandan yoğurdun hazır gıdadan ziyade günlük sütten evde mayalanmış olmasını tercih ettiklerini de vurgulayan Şahin, bunun bakteriler açısından çok daha faydalı olduğunu söyledi. Şahin, ''Çünkü, pastörize sütün işlem görmesi nedeniyle yararlı bakterilerin kayba uğradığı tespit edildi'' dedi.

20 Şubat 2013 Çarşamba

Kilo Vermenin 10 SIRRI

5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Bir şişe su al

Kendinize bir şişe su alın ve nereye giderseniz gidin yanınızdan ayırmayın. Su bir şekilde aşırı kaçırmış olduğunuz kalorilerin erimesine sebep olur. Su içmezseniz kalori vermeyi de unutun




5 Kilo Vermenin 11 Sırrı
Daha küçük bir tabak al 


Bir çok insanın kilo vermek ile ilgili en büyük sorunu porsiyonlarını küçültememesidir. Ancak büyük porsiyonlar almayı bırakırsanız, bu işin daha kolaylaşacağını unutmayın



5 Kilo Vermenin 11 Sırrı
Bir spor salonuna üye ol!

Gayet basit ve açık bir kural. Hemen size uygun bir spor merkezine üye olun ve düzenli şekilde egzersiz programınızı uygulayın. Eğer bir dün dahi egzersizinizi aksatırsanız. Kendinize ceza verin ve normalde yapmanız gerek çalışmayı iki katına çıkarın.






5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Bir takvim al

Bir takviminizi olması hem kilo vermenize hem de organize olmanıza yardımcı olacak.her gün takviminizi doldurma alışkanlığı kazanırsanız.devamlı bir şeyler yapmak durumunda kalacağınız için kalori vereceksiniz.




5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Bir çocuk gibi yiyin!

Fast Food olmadan yapamıyorsanız, ya da buna mecbursanız. Bu tip restoranların, çocuklar için sundukları menüleri denemeye başlayın. Büyük boylar yerine küçük ya da en fazla orta boyda kalın.

Yemeklerinde baharat kullanmak sizden nasıl kalori götürebilir diyebilirsiniz? Şöyle; hazırladığınız az kalorili yemeklerinizi yerken lezzeti nedeniyle vazgeçebiliyorsunuz. Buna son vermenin yolu da baharat ile lezzet verilmiş diyet yemekleri…





5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Daha fazla deri ayakkabı

Neden mi? Çünkü çok yürüyeceksiniz. Araştırmalara göre her merdiven 4 saniyelik ömür eklermiş hayatınıza. Yani adım atmaktan korkmayın. Uzun yaşamanın sırrı ayaklarınızda






5 Kilo Vermenin 11 SırrıHemen şimdi başla

En büyük kilo yakma engelleyicisi, hemen başlayamamaktır. Disiplinli olun ve hemen bu yazıyı okur okumaz kuralları uygulamaya başlayın.






5 Kilo Vermenin 11 Sırrı




Daha fazla protein, daha az karbonhidrat

Muhtemelen bu listeyi uygulayabilmen için egzersiz yapman şart. Bu da zaten proteini tüketmen gerektiğini söylüyor. Bu durumda karbonhidratı azaltman gerek. Daha az patates ile 5 kilonuz eriyip gidecek.








5 Kilo Vermenin 11 Sırrı

Farklı egzersizler deneyin!

Düzenli yaptığınız egzersiz dışında, yeni piyasaya çıkan spor aletleri ile farklı kaslarınızı ve bölgeleriniz çalıştırmalısınız. 





5 Kilo Vermenin 11 Sırrı
Baharat iyidir.




15 Şubat 2013 Cuma

NAR


Narın faydaları

Nar ve narın faydaları

Nar taneleri ve suyu pek çok derdin devasıdır.
Yaz mevsiminde serin meyve suyu veyaferahlatıcı bir kokteyl olarak tüketilen nar, sağlık bakımından da özellikle kış mevsiminde bol bol tüketilmesi gereken bir meyvedir.
Narın insan sağlığına olan faydalarını saymakla bitirmek mümkün değil. Adeta bir ´ilaç´, hatta antibiyotik olan nar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan koruyor.
İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor.´

Latince adı ´Punica Granatum´ olan nar, özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendiriyor.
10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan

Yapılan araştırmalarda nar suyunun cilt kanserine ve erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu etkisinin görülmüştür.

Kış mevsiminde portakal, mandalina ve limonun yanı sıra narı da taze şekilde veya suyunu sıkarak tüketmek son derece önemli.
Narın en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruması.

Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar, ´ACE´ denilen enzimi engelleyerek tansiyon düşürücü bir etki de yapıyor. Nar birçok özellikleriyle bazı meyveleri de geride bırakıyor. Örneğin narda 10 bardakyeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor.

Tüm bu özellikleriyle adeta bir ´ilaç´ ve doğal antibiyotikgörünümünde olan nar, sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gereken meyveler arasında yer alıyor. Nar suyu ayrıca damar sertliğine karşıgüçlü etkisi bulunan bir içecek olarak karşımıza çıkıyor.

Nar suyunun sadece tanelerinden değil, tüm meyveden üretilmesi, bu içeceğin antioksidan etkisinin daha da artmasına neden oluyor.

Zira bu önemli meyvenin kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içeriyor.

Bu nedenle ishal kesici ve kurt düşürücü özelliğe sahip bulunuyor. Nar kabuğunun ekstresi ise güçlü bir virüs ve mikrop öldürücü özelliği sahip.

Ayrıca, cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki de gösteriyor. Bunların yanı sıra, meyve kabuğu ve tanelerin antioksidan ve anti-tümör etkileri de biliniyor´.

Beslenmede yer almalı

Beslenmede mutlaka yer alması gereken nar, aynı zamanda güçlü bir antioksidan özelliği taşıyor.

Yapılan araştırmalara göre narda, serbest radikallere karşı güçlü etkisi olan çeşitli vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar bulunuyor.

Serbest radikallerle en iyi mücadele yolu bu antioksidanları tanımak ve dışarıdan doğru besinleri seçerek bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır.

Bugün için bilinen en güçlü antioksidanlar; C ve E vitaminleri, glutatyon, lutein, N-Acetylcystein, keratonoidler, flavonoidler, koenzim Q-10, alfa lipoik asit ve selenyumdur. Nar suyu da doğal antioksidanlardan biridir.

Narın faydaları:

Nar suyu dişeti iltihaplarını giderir.
Yüksek tansiyonu düşürür.
Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
Enerji verir, yorgunluğu giderir
İdrar söktürücü etkisiyle toksin atımını sağlar
Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
İshali (diare) önler tedavide destek sağlar
Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır.
Böbrek iltihaplarının giderilmesinde etkilidir.

5 Şubat 2013 Salı

İncelme ve zindeliğin ilk adımı: Şekeri kes!


Hastalıklardan korunmanın en önemli adımı nedir?
Kronik bütün hastalıkların temelinde kilo almak yatıyor. Bu sebeple bir an önce harekete geçillmeli ve fazla kilolardan kurtulmalı... Anlattıklarımı uygulayıp 40-45 kilo verenler, sağlıklarına kavuşunca ilaçlarını bırakanlar var. Bilimsel gerçekleri halkımıza anlatmaya çalışıyorum ki boşu boşuna hastalanmasınlar. Bütün dünyada da bu savaş var. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg gazlı, şekerli içecekleri yasakladı. ABD'de Kaliforniya eyaletinde de şekerli, gazlı içecekler çocuklara satılmasın diye kanun teklifi verildi. Tartışmalar büyüdü...
- Hastalıkların en önemli belirtileri nelerdir?
Göbeğiniz varsa tehlikedesiniz. Göbek çevresi genişlemeye başladığında, tetkik olarak ilk bakılacak kandaki insülin düzeyidir. Eğer insülininiz 5 IU/dl'nin üzerindeyse karaciğerde yağlanma başlamış demektir. Eskiden biz okurken kırmızı et ürik asidi yükseltir bu da gut hastalığına yol açar denilirdi. Oysa ortaya çıktı ki esas gut hastalığı yapan aşırı miktarda şeker, karbonhidrat ve früktozdur.


- Şeker deyince insanların aklına çaya atılan rafineri şeker var...
Bütün gıdalarda bulunan gizli şekerler ve karbonhidratlar (pirinç, patates, ekmek, makarna) kan şekerini hızla yükseltir. Yalnız, früktoz kan şekerini yükseltmez. Ama tehlikelidir. Früktoz apayrı bir şekerdir. Meyve şekeridir. Ayrıca mısır şurubu da mısır nişastasından elde ediliyor, o da früktozdur. Früktoz, vücudumuzda, diğer şekerler gibi metabolizma olmaz. Kana geçer geçmez, direkt olarak bir an önce karaciğere hemen gönderilir, orada tligriseride dönüşerek yağ olarak depo edilir. Karaciğerin yağlanmaya başlaması ile birlikte de, vücudumuzda insülin direnci başlamış oluyor. İnsülin yüksekliği ile şeker yüksekliği ayrı olaylardır ama her ikisi de vücut için çok tehlikelilerdir. Neden? Kanser hücreleri çok hızlı üredikleri için enerjiyi çok fazla kullanırlar. Enerjiyi de bu lüzumsuz şekerlerden alırlar. Fazla şeker yerseniz kanser riskiniz artar. Ama bir tek madde için şunu yapıyor demek de doğru değil. Hayat bir bütün! Her şey dengeli olacak.

- Türkiye'de sigaraya karşı kampanya gibi şekere karşı da bir kampanya başlatılmalı mı?
Bence başlamalı. Devlet desteği olmadan olmaz. Giresun Valiliği'nin kahvehanelerde çayın yanındaki iki şekeri bir teke indirme kararını çok beğendim. Çok önemli. Sabahtan akşama kadar ortalama 20 bardak çay içiyorlar. İnsan vücudunda beş litre kan vardır. Bu kanın 5 gram şekere ihtiyacı vardır. Bu da bir kesme şeker kadardır. Bunun üzerine aldığınız her gram şeker fazladır, toksiktir. Bu şekilde günde 20-30 bardak çay içtiğinizi düşünün. Sadece çaydan 100 gramdan fazla şeker alıyorsunuz demektir. İşte bu son derece toksiktir! Bunun yarıya indirilmesi 50 gramı almanız demektir ki, o bile toksiktir, kusura bakmayın daha bir lokma ağzına girmeden zehirlenmiş olursunuz.
- Ürik asidin yüksek olması neyin göstergesidir?
Vücutta bir şeylerin ters gittiğini, früktoz ve şeker zehirlenmesinin göstergesidir. Yani karaciğer yağlıdır, göbek yağlıdır, zehirlenmişsiniz denir. Sabah çok zor yataktan kalkarsınız. Halsizlik, yorgunluk, gözünüzü açamazsınız, ağırlığınız olur. Sık sık acıkırsınız bir şeyler yemek istersiniz, aslında bu içinizdeki dengesizliğin sebebidir. Dikkat edin etrafınızda ne kadar çok yorgun insan var. İnsülininizi düşürmeniz; yüksek glisemik indeksli karbonhidrat almamanız lazım. O zaman yorgunluk da kalmaz. Bol tereyağı yediğinizde, bol protein yediğinizde, düşük glisemik indeksli yiyecekleri yediğinizde, sağlıklı karbonhidratı da bu yiyeceklerden aldığınızda dinçleşirsiniz, gençleşirsiniz. İnsülin değeriniz normale gelince de yaşam süreniz uzamaktadır.

Acıkmadan rahat kilo verin
Canan Karatay, sağlıklı olmak ve kilo vermek isteyenlere şunları önerdi:
- Vücutta biriken yağlar, kızgın tavadaymış gibi hızlı erimez. Sabredin, kilo verme sürecinde kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın.
- Hedef hareket alışkanlığını, doğal yiyecekler yemeği, bol su içmeyi zorlamadan ve sıkıntı çekmeden günlük hayatlarına yerleştirmektir. En az 20 dakika ile başlayıp yavaş yavaş 40-60 dakikaya çıkararak, günde bir saati açık havada yürüyüşe ayırmanın sağlıklı yaşam için önemini anlatmaktır.
- Bu diyete başladıktan sonra eğer yedikleriniz sizi acıktırmıyorsa doğru yoldasınız demektir.
- Karatay diyetinde kalori hesabı yok. Düşük glisemik indeksli yiyeceklerle beslenmek önemli. Aç kalarak, düşük kalorili bir diyeti uyguladığınızda kilo verilir ancak beyinde 'vücut kıtlık içinde' algılaması oluşur ve beyin metabolizması yavaşlar. Bir miktar kilo verilir verilmez, normal yeme alışkanlıklarına geçer geçmez, beyinden 'yiyin, depolayın, vücudunuz bir sonraki kıtlık için hazır olsun' diye uyarı geliyor. İşte yemeklere saldırıp yeme duygusu böyle gelişiyor.

BUĞDAYIN KENDİSİNİ YİYİN
- Karatay diyeti, sindirim enzimlerinin ve hormonların düzenli ve dengeli çalışmasını sağlar. Günlük hayattan kopma, aç ve bitkin kalma, aç kalma duygusunun esiri olma yaşanmaz.
- Ekmek yemeyin, buğdayın kendisini yiyin. Yani buğdayla pilav, salata veya keşkek gibi yemekler yapın. B vitaminini kuruyemişlerden ve baklagillerden (fasulye grubundan) rahatlıkla karşılayabilirsiniz.
- Doğal sebze ve meyveleri de tüketebilirsiniz. Sadece glisemik indekslerine dikkat etmeyi, onların da şeker yani karbonhidrat olduğunu unutmayalım.

Sağlığa faydalı bir kaç yemek tarifi..buyrun afiyet olsun..

Levrekli Taze Bakla (İlkbaharda yapılabilir) MALZEMELER: l 500 gram taze bakla l 1 adet levrek l 1 demet dereotu l Yarım demet yeşil soğan l 2 adet limon l Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı 9 Kristal kayatuzu l 4 su bardağı su YAPILIŞI Baklaları ayıklayın, uç kısımlarını temizleyin. Levreği de temizleyip pullarını kazıyın. Bir tencereye 4 su bardağı su koyun, içine 1 limonun suyunu ve tuz katın, orta ısıdaki ateşte kaynatın. Kaynayan suya önce baklaları atıp diri kalacak şekilde haşlayın, kevgirle sudan alıp yarım parmak uzunluğunda doğrayın ve geniş bir salata kasesine koyun. Levreği de baklaları haşladığınız suya atın, yumuşayana kadar haşlayın, kevgirle sudan alıp kılçıklarını ayıklayın, didikleyerek baklaların üzerine ilave edin. Dereotunu yıkayın, soğanları temizleyin ve ikisini de ince ince doğrayıp salata kasesine ekleyin. Kalan 1 limonun suyunu ve zeytinyağını da ilave edin, güzelce harmanlayın ve servis edin.


Pastırmalı kuru fasulye (Dört mevsim yapılabilir) MALZEMELER l 2 su bardağı kuru fasulye l100-150 gram pastırma (çemeni alınmış) l 2 adet kuru soğan l 2-3 adet kuru kırmızı biber l 3-5 adet kurutulmuş domates l 2 yemek kaşığı tereyağı l Kristal kayatuzu, karabiber, kırmızı biber YAPILIŞI: Fasulyeleri yıkayın ve akşamdan ıslatın. Domates kurularını yıkayıp üzerini örtecek miktarda sıcak suyla ıslatın. Ertesi sabah önce soğanları soyun, küp şeklinde doğrayın. Kuru biberleri yıkayın, ikiye, üçe bölün. Suda beklettiğiniz, yumuşamış domates kurularını da küp şeklinde doğrayın (suyu kaldıysa atmayın, yemeğe ilave edin). Soğan, kuru domates ve biberi düdüklü tencerenin yerleştirin. Çemenini temizlediğiniz pastırmaları, ikiye üçü bölün ve tencereye ilave edin. En son fasulyeleri koyun. 2-3 santimetre geçecek miktarda su ilave edin. Tencerenin kapağını kapatın ve önce orta, bir kez buhar çıktıktan sonraysa kısık ateşte pişirin (40-45 dakika). Tencereyi ateşten indirin, buharı çıkana bekleyin. Sonra kapağını açın, tereyağını bir tavaya koyup kısık ateşte eritin, üzerine kırmızı biber ilave edin, hafif cızlayınca fasulyenin üzerine gezdirip servis edin.


FIRINDA PAZILI ÇİPURA
(İlkbaharda yapılabilir)
MALZEME
+ 2 adet çipura
+ Kristal kayatuzu, karabiber
+ 10-15 adet pazı yaprağı (körpe)
+ İkişer, üçer dal taze biberiye, nane, kekik, fesleğen
+ 1 adet limon (ince halka şeklinde dilimlenmiş)
+ Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı
YAPILIŞI
Çipuraların içini temizleyin, pullarını kazıyın. Yıkayın, tuzlayıp biberleyin ve bir kenarda dinlenmeye bırakın (5-10 dakika)
Isıya dayanıklı cam bir tepsiyi yağlayın. Pazı yapraklarını yıkayın, saplarını kesin ve yapraklarının yarısını yağlanmış tepsiye döşeyin.
Taze nane, kekik, biberiye, fesleğen dallarını yıkayın ve çipuraların karın boşluklarına koyun, daha sonra çipuraları tepsideki pazı yapraklarının üzerine yatırın
Balıkların altına, üstüne ve karın boşluklarına limon dilimlerini yerleştirin. En üste zeytinyağı gezdirin ve kalan ikinci yarı pazı yapraklarını döşeyin. Tepsiyi önceden 200 derecede ısıtılmış fırına verin, balıkları pişirin (kolayca çatal saplanıncaya kadar, yaklaşık 15-20 dakika).
Balıklar pişince tepsiyi fırından alın, sıcak servis edin.


ÇÖMLEKTE KUZU KEBABI
MALZEME
+ 1 kg kuzu kuşbaşı (iri doğranmış)
+ 2 adet patlıcan
+ 2 adet domates
+ 4 adet yeşil sivribiber
+ 10-15 adet arpacık soğan
+ 100 gram kuyrukyağı (veya tereyağı)
+ Kristal kayatuzu, karabiber
YAPILIŞI:
Kuyrukyağını (yoksa tereyağı da olabilir) bir çömleğin içine koyun ve kısık ateşte eriten. İçine kuşbaşı doğranmış kuzu etlerini ilave edin.
Patlıcanları yıkayın ve alacalı soyup iri küp şeklinde doğrayın. Biberleri yıkayın, 2 santimetre uzunluğunda doğrayın. Soğanları soyup bütün olarak bırakın. Domatesleri rendeleyin. Hepsini sırasıyla çömleğe ilave edin ve önce hızlı, kaynamaya başlayınca kısık ateşte pişirin (etler yumuşayana kadar). Pişmeye yakın karabiberi ve tuzunu da koyun, daha sonra ateşten alıp servis edin.

by Prof. Dr. Canan Karatay